teknocentrum
  Çekim Teknikleri
 

Fotoğraf Çekmenin Püf Noktaları

26 Eylül 2007 Çarşamba

FOTOĞRAFINI ÇEKTİĞİNİZ KİŞİNİN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKIN
Gerçek yaşamda olduğu gibi, fotoğraf çekerken kişinin gözünün içine bakmak arada bir bağ oluşturur. Birinin fotoğrafını çekerken makineyi kişinin göz seviyesinde tutun. Çocuklar söz konusuysa, bu onların boyuna inmeniz gerekiyor demektir. Çektiğiniz kişinin her zaman makineye bakması gerekmez. Tek başına göz seviyesi açısı sizi resmin içine çeken kişisel ve davetkar bir duygu yaratır.

SADE BİR ARKA PLAN KULLANIN
Sade bir arka plan fotoğrafını çektiğiniz objenin daha iyi görüntülenmesini sağlar. Makinenizin vizöründen bakarken çektiğiniz objenin çevresini inceleyin. En sevdiğiniz yeğeninizin kafasından çıkan antenler, kulaklarından sarkan arabalar olmaması için özen gösterin.

DIŞ MEKANDA FLAŞ KULLANIN
Parlak gün ışığı yüzde istenmeyen derin gölgeler oluşturabilir. Yüzü aydınlatmak için flaş kullanarak gölgeleri yok edin. Güneşli havalarda insan resmi çekerken flaşınızı açmayı unutmayın. Dolgu flaşı (fill-flash) modunu ya da tam flaş (full-flash) modunu seçebilirsiniz. Fotoğrafını çektiğiniz kişi en fazla 1,5 metre uzaklıktaysa dolgu flaşı, daha uzaktaysa tam flaş modu gerekebilir. Dijital bir fotoğraf makinesiyle sonuçları incelemek için fotoğraf görüntüleme panelini (LCD ekran) kullanın.

Bulutlu günlerde varsa sürekli flaş modunu seçin. Flaş insanların yüzünü aydınlatır ve yüz hatlarının öne çıkmasını sağlar. Bulutlu günlerin hafif ışığı bazen hoş sonuçlar verebildiğinden, flaşsız olarak da fotoğraf çekmeyi deneyin.

DAHA YAKINA GİDİN
Fotoğrafını çektiğiniz nesne arabadan daha küçük bir objeyse, deklanşöre basmadan bir, iki adım yaklaşıp zoom kullanın. Amacınız fotoğraf karesini fotoğrafını çektiğiniz objeyle doldurmak olmalı. Yakın çekimle, kalkmış bir kaş ya da serpiştirilmiş çiller gibi anlam katacak ifadeler yakalayabilirsiniz.

Ancak fazla yakına giderseniz fotoğrafınız bulanıklaşır. Çoğu fotoğraf makinesinin en yakın odak mesafesi yaklaşık 90 cm ya da makinenizden bir adım uzaklıktadır. Fotoğraf makinenizin en yakın odak mesafesinden (emin olmak için makinenizin kullanım kılavuzuna bakın) daha yakına giderseniz fotoğraf bulanık çıkar.

FOTOĞRAFINI ÇEKTİĞİNİZ OBJEYİ TAM ORTALAMAYIN
Sahnenin tam ortası, gösteri yapan kişi için bulunmaz bir yerdir. Ancak, fotoğraf karenizin tam ortası için aynı şeyi söylemek doğru değil. Çektiğiniz nesneyi fotoğraf karesinin tam ortasından hafif yana kaydırarak, fotoğrafınıza hayat verin. Vizörünüzde karelerden oluşan bir oyun tahtası olduğunu varsayın. Şimdi fotoğrafını çektiğiniz nesneyi tahtadaki karelerden birine yerleştirin.

Otomatik odaklı bir fotoğraf makineniz varsa, bu tür makinelerin çoğu vizörün ortasında bulunan nesneye odaklanacağından, odağı kilitlemeniz gerekir.

ODAĞI KİLİTLEYİN
Çektiğiniz obje, fotoğrafın tam ortasında değilse net bir fotoğraf elde edebilmek için odağı kilitlemeniz gerekir. Otomatik odaklı fotoğraf makinelerinin çoğu fotoğrafın merkezinde ne varsa ona odaklanır. Ancak fotoğraf kalitesini artırmak için çoğu zaman çektiğiniz nesneyi tam ortadan hafif yana kaydırmanız gerekir. Bulanık bir fotoğraf çekmek istemiyorsanız, önce çektiğiniz nesne tam ortadayken odağı kilitlemeli, ardından da nesne ortadan yana kayacak şekilde kompozisyonu değiştirmelisiniz.

Odağı genellikle üç adımda kilitleyebilirsiniz. Önce, nesneyi tam ortaya yerleştirin ve deklanşörü yarım basılı halde tutun. İkinci olarak, deklanşör hala yarım basılı halde makinenizi oynatarak nesneyi ortadan yana kaydırın. Üçüncü ve son olarak, fotoğrafı çekmek için deklanşöre tam olarak basın.

FLAŞINIZIN ETKİ MESAFESİNİ ÖĞRENİN
Flaş kullanılırken yapılan en yaygın hata flaşın etki mesafesi dışındaki nesneleri çekmektir. Bu neden yanlış? Flaş etki mesafesinin uzağından çekilen fotoğraflar karanlık olacağı için bu yanlıştır. Birçok fotoğraf makinesinde maksimum flaş etki mesafesi 4,5 metreden (yaklaşık 5 adım) daha kısadır.

Sizin makinenizin flaş etki mesafesi nedir? Makinenizin kullanım kılavuzuna bakın. Bulamadınız mı? O zaman işi şansa bırakmayın. Çekeceğiniz nesneden 3 metreden daha fazla uzaklaşmayın.

IŞIĞA DİKKAT EDİN
Fotoğrafını çektiğiniz nesneden sonra fotoğrafın en önemli öğesi ışıktır. Işık çektiğiniz fotoğraftaki her şeyin görünümünü etkiler. Anneannenizi çekerken, yandan vuran parlak gün ışığı kırışıklıkları belirginleştirir. Oysa bulutlu bir günün loş ışığı aynı kırışıklıkları gizler.

Çektiğiniz nesne üzerine fazla ışık düşmesini istemiyor musunuz? O halde ya kendiniz yer değiştirin ya da çektiğiniz nesnenin yerini değiştirin. Manzara fotoğrafı çekerken, ışığın kavuniçine çaldığı ve tüm arazi boyunca uzanıp gittiği sabahın erken ya da akşamın geç saatlerini deneyin.

BİRKAÇ DİKEY RESİM ÇEKİN
Fotoğraf makineniz dikey duramıyor mu? Dikey fotoğraf çekmek için yana doğru hiç yatırmadıysanız elbette duramaz. Dikey bir fotoğrafta her tür nesne daha iyi görünür. Sarp kayalar üzerindeki bir fenerden Eiffel Kulesine, bebek havuzunda zıplayıp duran 4 yaşındaki yeğeninize kadar her şey. O halde bundan sonraki denemenizde fotoğraf makinenizi yana yatırıp dikey bir iki resim çekmeye özen gösterin.

YÖNETMEN GİBİ DÜŞÜNÜN
Fotoğraf çekerken denetim sizde olsun; fotoğrafların kalitesinin ne kadar arttığını siz de görün. Yalnızca bir fotoğrafçı gibi değil bir film yönetmeni gibi hareket edin. Film yönetmeni her şeyi kontrolünde tutan kişidir. Yer seçimini yönetmen yapar: “Herkes arka bahçeye çıksın.” Aksesuarları yönetmen seçer: “Kızlar, pembe gözlüklerinizi takın.” İnsanları yönetmen organize eder: “Şimdi biraz daha yaklaş ve kameraya doğru eğil.”

Kaynak: wwwtr.kodak.com.tr
 

Fotoğraf Makinası Nasıl Tutulur?

20 Temmuz 2007 Cuma

Fotoğraf makinasını aldıktan sonra ilk işimiz onun taşınması ve nasıl tutulması gerektiğini öğrenmeliyiz. Öncelikle iyi bir çanta alınmalı. Çantanın nasıl olması gerektiği yardımcı araçlar bölümünde açıklanacaktır. Burada çekim süresince 35mm SLR fotograf makinasının nasıl taşınması ve nasıl tutulması üzerinde duracağız.

Fotograf makinası boyuna asılı olarak göbek seviyesinde taşınmalıdır. Burada durması makinanın sağa sola çarpmasını engeldiği gibi çok kısa sürede çekim pozisyonu almayıda kolaylaştıracaktır. Ellerin boş olması doğa'da ihtiyacınız olan dengeyi sağlayacaktır.





Çekim anında öncelikle sol el avuç içi yukarı bakacak ve öne doğru açılırarak makina denge noktası avuç içine tam oturtulmalıdır. Parmakları çok sıkmadan hafif bir şekilde kavramalı. Sağ elimizlede makinanın sağ tarafını kavradıktan sonra çekeceğimiz konuya doğru yönlenmeliyiz. Bakaç sağ gözümüze iyice yaklaştırılmalı ve iyi bir kompozisyon seçmeliyiz. Kompozisyon seçiminden önce en azından bir kolumuzu gövdemize yapıştırmalıyız. Böylece sallanma riskini enaza indirdikten sonra bir kontrolle beraber nefesimizi tutup deklanşöre basmalıyız.


Sehpa kullanmadan elde yapılan çekimlerde en düşük perde hızı hesabını unutmayın. Örnek verecek olursak 50mm odak uzaklığı olan objektif için en düşük perde hızı odak uzaklığının 1'e bölümünden elde edilecek enstantane değeri 1/50 olacaktır. En düşük perde hızı 1/50 değeri olmadığı için buna en yakın ve büyük değer olan 1/60 ve üzeri olmalıdır. 100mm odak uzaklığı olan objektif için 1/100'e yakın ve büyük perde hızı yani enstantane 1/125 olmalıdır.
Işığın yeterli olmadığı veya sehpamızın olmadığı durumlarda her zaman geçerli olmayacak çözümler arasında bir yere yaslanmak, oturarak veya makinayı sabit bir şeyin üstüne koyarak çekimi gerçekleştirebiliriz. Bunların yanında hızlı filmler kullanarak yüksek enstantane değerlerine de ulaşabiliriz. Bu durumu sonucunda grenlerin büyüklüğü bizi rahatsız edebilir.

Fotograf Dengesi

05 Temmuz 2007 Perşembe

Fotoğrafı iyi yapan bir özellikte fotoğraf dengesidir. Dengeyi cisim dengesi ve renk dengesi olarak ikiye ayırmak mümkündür. imkan nispetinde kullanım sahası içine yapılan yerleştirmede objelerin homojen dağılımı ön planda tutulmalıdır. Tüm objeler bir kenarda toplanıp fotoğrafın diğer bölümü boş kalmışsa ve tüm objelere karşılık dengeyi koyacak küçük bir hareket veya renkle denge kurulamamışsa fotoğraf dengesiz demektir. Fotoğraf karesi bir tarafa sarkar bir başka deyişle bakışlar, objelerin sıkışık bulunduğu bölümde yoğunlaşır, dikkat buraya toplanır. Bu hata cisim dengesinde olduğu gibi renk dengesinde de yaşanabilir. Çarpıcı renkler kırmızılar, yeşiller, sarılar bir tarafta toplanırsa bu defa da renk dengesi kurulamamış olur.

Işık Kullanımı

02 Temmuz 2007 Pazartesi

Işığı iyi kullanın Işık, fotoğrafçının en önemli malzemesidir.

Fotoğraf makinenizi tanıdığınız kadar, ışığın nasıl davrandığını da iyi bilmeniz gerekir. Işığın rengi ve aydınlatma biçimi önemlidir.
Piyasada satılan filmlerin büyük bölümü gün ışığında kullanıldıklarında doğru renkler verecek biçimde üretilmişlerdir. Ancak gün ışığının rengi hep aynı değildir. Sabah çok erken saatlerde ve gün batımı yaklaştığında, Işık, fotoğrafçının en önemli malzemesidir. Fotoğraf makinenizi tanıdığınız kadar, ışığın nasıl davrandığını da iyi bilmeniz gerekir. Işığın rengi ve aydınlatma biçimigünışığı renk değiştirir. Film ışıktaki renk değişimlerine karşı gözlerimizden çok daha fazla duyarlıdır. Bu nedenle, sabah çok erken saatlerde çekilen fotoğraflar mavi-mor, gün batımı yaklaştığında çekilen fotoğraflar daha kırmızı tonlarda çıkar.

Aynı şekilde, ampul ışığı ile aydınlanmış mekanlar bize normal görünse de, böyle yerde flaşsız çekilen fotoğraflar turuncu çıkar! Bu ille de bir hata demek değildir. Işıktan dolayı fotoğrafta belli bir rengin hakim olması, fotoğraflara özel bir duygu da katabilir. Işığın konuya hiç bir engelle karşılaşmadan, doğrudan ulaşması (örneğin bulutsuz bir gökyüzünde parlayan güneş ya da flaş ışığı), çok sert gölgeler oluşturur. Konu üzerinde ışığı alan ve almayan bölümler arasında çok büyük bir ton farkı olur. Buna yüksek kontrast adı verilir. Işık kontrastının yüksek olması fotoğraflarda genellikle çok dramatik bir sonuç verir.

Dramatik etkiyi arttırmak için gün ışığının geliş yönü ile dik açı oluşturarak fotoğraflar çekebiliriz. Böylece konunun bir yanı aydınlık, diğer yanı gölge olacaktır. Dramatik etkiyi azaltmak için ise, güneşi arkanıza alarak konunun aydınlıkcephesini görüntüleyebilir, ayrıca fotoğraf makinanızda varsa, dolgu flaşı özelliğini kullanabilirsiniz. Dolgu flaşı, gün ışığında bulunmanıza karşın flaşın çakması ve sert gölgeleri yumuşatmasıdır.

http://www.netfotograf.com/

Fotoğraf ve Abstraksiyon

Prof. Dr. Simber Ata

Resimsi (pictorialist) vizyondan, saf fotoğraf anlayışına, modern fotoğraf estetiğinin evrimini temsil eden The Linked Ring (1892-1909) ve Photo Secession (1902-1917) gruplarının temsilcilerinden başlayarak, avangarddan postmodernizme, straight fotoğrafçılar, vortisistler, fütüristler, dadaistler, neue sachlichkeit'çılar, konstrüktivistler, sürrealistler, bauhaus'çular, f/64 fotoğrafçıları, sübjektif fotoğrafçılar, informel fotoğrafçılar, Şikago ekolü fotoğrafçıları, Düsseldorf ekolü fotoğrafçıları, Harold Edgerton, Minor White, Ernst Haas, Ralph E.Meatyard, Joan Fontcuberta, Wolfang Tillmans...gibi mitolojik figürler, "abstraksiyon" kavramını tartışmışlar, araştırmışlar ve bu niteliğe sahip fotoğraflar gerçekleştirmişlerdir.

Buna göre, fotoğraf bağlamında abstraksiyon:
- Modernist bir vizyondur.
- Avant-Garde bir yaratıcılık performansıdır.
- Estetik bir stratejidir.
- Analitik bir prosestir.
- Bir individualizm iddiasıdır.
- Bir metafizik tartışmasıdır.
- Sanat ile felsefenin ezoterik birliğidir.
- Bir metafordur.
- Bir illüzyondur.
- Görsel sanatların, müzik ve şiire öykünmesidir.
- Sanatçının icat ettiği bir kavram labirentidir.
- Tutkulu bir seyin davetidir.
- Postmodernist bir kültür bileşenidir.

Fotoğrafçılar, genel olarak figüratif ya da non-figüratif abstraksiyonlarını:
- "Işık" fenomenine bilimsel bir tarzdan yaklaşarak ve ışığın mevcudiyetini konu alarak,
- Fotoğraf makinasının optik, mekanik ve elektronik yapısını deneysel bir bilinç düzeyinde araştırarak ve hatta değiştirerek (obtüratör hızlarının konunun hızı ile uyumsuz kullanımı gibi),
- Fotoğraf kimyasını aynı deneysel espriyle yeni yaratıcılık olanakları için ele alarak,
- Algı varyasyonları yaratan optik araçlar icat ederek (Vortograf gibi),
- Algının sınırlarını genişleten optik olanaklardan (teleskop, mikroskop gibi) yararlanarak,
- "Her teknoloji kendine özgü bir estetik yaratır" şeklinde, fotoğraf teknolojisini yüceltmek ama aynı zamanda da söz konusu teknoloji ile ilgili ilk prensipleri "yeni yorumlar" adına daima gündemde tutarak (el imalatı basit camera obscuraların kullanımı gibi),
- Fotoğraf çekerken ya da karanlık oda tekniklerini uygularken rastlantı olgusunu bazen varoluşsal bir belirsizlik ve otomatizm efekti gibi yorumlayarak,
- Işığın etkilerini empresyonist bir özen ile değerlendirerek,
- Işığın etkilerini bir aşkınlık durumuna dönüştürerek,
- Bilimsel karaktere sahip hareket analizlerine sanatsal karakter vererek,
- "Fotoğrafta kompozisyon" konusunu, klasiğe oranla, alternatif kişisel estetik öneri sorunu haline getirerek,
- Realiteye ilişkin fotoğrafik saptamayı radikal bir estetik transformasyon olarak algılayarak,
- Konu alınan realiteyi, formalist bağlamda bir arzu nesnesi gibi analiz ederek,
- Realitenin röprodüksiyonu fotoğrafın bu niteliğini, bir metafizik bağlamı gibi kavramsallaştırarak gerçekleştirmektedirler. Sonuçta, konuyu daha net tanımlayabilmek için, yukarıda sözü edilen bazı grup, ekol ve temsilcilerin seçilen eserlerinin çözümlenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda ilk örneğimiz Alvin Langdon Coburn olacaktır.

Alan Derinliği

3 Adımda Alan Derinliği (DOF) Depth of field

Alan Derinliği, Keskin ve net bölgenin odak noktasına göre fotoğraflanan bölgenin ne kadarının net olarak görüleceği şeklinde açıklanabilir.
3 temel öge ile alan derinliği üzerinde başarılı olabilirsiniz. Bu sizleri fotoğraf konusunda ileriye taşıyacaktır.

1.Lens uzunluğu (Odak Mesafesi)
Kısa lens(geniş açı)=daha uzun alan derinliği
Uzun lens(zoom)=daha kısa alan derinliği

2.Açılış (F Stop)
Geniş açılış(düşük F-STOP)=daha kısa alan derinliği
Dar açılış(yüksek F-STOP)=daha uzun alan derinliği

3.Cisme olan mesafe (lensin cisme olan mesafesi)
Kısa mesafe=daha kısa alan derinliği
Uzun mesafe=daha uzun alan derinliği

Görüş Alanı ( Field of View )

Görüş alanı belirli bir lens tarafından oluşturulan resim boyutu (en ve boy), kamera görüntüleyici boyutu ve nesneye olan mesafenin bileşimidir. Eğer görüş alanı uygun değilse görüş alanını artırmak veya azaltmak için mm açısından farklı lensler kullanılmalıdır.

Kamera lensleri genellikle iki kısma ayrılır: sabit odaklı lensler ve değişken odaklı lensler (ya da zoom lensler). Sabit odaklı bir lens sabit odak mesafesine sahiptir,değişken odaklı lens ise odak mesafesini değiştirebilir. Odak mesafesi merceğin optik merkezinden merceğin arkasında bulunan bir odak noktasına olan uzaklıktır. Bu uzaklık lensin üzerinde mm cinsinden yazılıdır ve mercek tarafından oluşturulan görüş alanını ifade eder.


Bu 3 Öğe
1- Çekmek istediğiniz objeye olan uzaklık (Odakladığınız nokta)
2- Kullanılacak Odak açıklığı (diyafram açıklığı. f4, f5.6, f8, f11 vs.)
3- Objektifin konuya uzaklığı . Ör. 20,24,28,35mm geniş açı, 40-60mm Normal, 60mm ve üstü telefoto olarak ifade edilir.

Obje ile olan uzaklığınız ayarlanması işin kolay kısmıdır, Örnekğin çekmek istediğiniz obje ile aranızda 10metre mesafe varda alan derinliği açısından 35mm gibi bir mercekle işiniz sonderece kolaydır. fakat obje ile aranızda 100m mesafe varsa alan derinliğinin çekimi için fotoğrafçıya geniş bir aralık kalacaktır. işte bu noktada fotoğrafçı özgürçe istediği alanda çalışır.

Alan derinliği Fotoğraflarda kendinizi ifade edebilmeniz için çok iyi bir fırsat sayılır.
Soldaki ve Sağdaki iki fotoğraf başlangıçta birbirine benzer gibi görünürse de dikkatli bakınca birinci fotoğrafta yakında ve uzaktaki objelerde netliğin bozuk olduğunu farkedeceksiniz. Birinci fotoğrafta sadece aradaki beyaz objenin görüntüsü nettir. Birinci fotoğrafta olduğu gibi bir fotoğraf üzerinde net olarak bu görünen aralık alan derinliğidir. Burada birinci fotoğrafta alan derinliğini böyle daraltabilmek için diafram açıklığı f2, ikinci fotoğrafta ise her noktanın net olabilmesi için diafram açıklığı f8 yapılmıştır.



Alan Derinliği Hesaplama Formülü :


f : lensin odak mesafesi
D: cismin ile lens arasındaki mesafe
V: cismin dikey boyutu
H: cismin yatay boyutu
v : merceğin dikey boyutu (aşağıdaki tabloda bakın)
h : merceğin yatay boyutu (aşağıdaki tabloda bakın)


Format

1 inch

2/3 inch

1/2 inch

1/3 inch

v

9.6mm

6.6mm

4.8mm

3.6mm

h

12.8mm

8.8mm

6.4mm

4.8mm

 

Kar Fotoğrafları

Kar fotoğrafları çekerken en çok pozlama konusuna dikkat edilmesi gerekir. Makinelerin ışık ölçerleri %100 beyaz üzerinden değil de %18 gri üzerinden ışık ölçerler. Bu sebeple makinein otomatik poz değerleriyle bir kare çekildiğinde, kar genellikle gri ya da açık mavi (griye yakın) çıkabilir. Karın beyaz çıkmasını sağlmak için en az bir ya da iki stop fazla pozlamak gerekir.

1 ila 1.5 stop fazla pozlarsak, kar üzerindeki detaylar da alınır. Ancak gölgeler ve koyu nesneler üzerindeki detaylar kaybedilir.

2 stopluk ilave pozlama tam anlamıyla beyaz , ancak detaysız bir kar görüntüsü verir. Bu defa da koyu alanlardan daha fazla detay alınır.

Kar için yapılacak manuel beyaz ayarı ise; normalde Kodak'ın %18'lik gri renk kartı üzerinen yapılır. Fakat yanımızda bu kart yoksa elimizin üst kısımından alacağımız değer bizi doğru sonuçlara götürür. Elimizden değer alırken, elimizin kadrajı tam anlamıyla doldurmasına ve elimizin üzerine kendi gölgemizin düşmemesine de dikkat etmeliyiz.

Kar üzerindeki bir yaprağı ya da çiçeği çekerken de spot ölçüm yapmakta fayda vardır. Lapa lapa yağan kar için de flash kullanmak yağan kar tanelerini arka plandan ayırıp keskin çizgiler ile net bir şekilde yakalamamızı sağlar. Tipi şekline yağan kar için düşük enstantane ve flash ile çok farklı etkiler yaratabiliriz.
 

ISO ASA Ayarı

ISO: fotoğraf filmlerinde, ışığa duyarlılık derecesini belirleyen standart ölçüm sistemidir.

Kullanımından örnekler verecek olursak:

Uzun pozlama yapmayacağımız ve alan derinliğini kaybetmek istemediğin zaman ISO ayarlarını yükseltebiliriz.

Akşam üzeri az ışık altında dışarıda çekim yapmak istiyoruz, 1/125 enstantanenin altına da inmek istemiyoruz, çünkü titreşime karşı hassasiyet artabilir. Bu sebeple enstantaneyi 1/125 ayarlayıp diyaframı sonuna kada açıyoruz (f:2,8 f:3,7 gibi) ve ISO'yu 50 olarak ayarlıyoruz. Fakat sonuç bize karanlık geliyor, o zaman aynı enstantane ve diyafram ayarıyla ISO'yu 200'e getirip çok daha iyi sonuç alabiliyoruz. ISO'nun artmasıyla ışık hassasiyetini 400-1600 (makineniniz desteklediği değere göre değişir.) arttırabiliriz.

Öğle vakti 50 ISO ile bir kuş fotoğrafı çekeceğiz, diyafram f:4 ya da f:5 enstantane ise 1/1000. Çekimiş olduğumuz fotoğrafa baktığımızda kuşun net, hareketli kanatlarının ise flu/blur olduğunu görüp enstantaneyi 1/2000'e çıkartmak istiyoruz ama ışık yeterli değil, işte o zaman ISO'yu 400 olarak ayarlayıp enstantaneyi 1/2000'e çıkartabiliriz ve istediğimiz sonuca ulaşmış oluruz.

ISO ayarlarını yükseltmenin avantajları olduğu gibi dez avantajları da vardır. ISO yükseldikçe grain ya da noise (fotoğrafta kirlilik/kumlanma) da artar, bunun sebebi CCD'ye fazla voltaj giderek CCD'nin ısınmasıdır. Gece yapılan çekimlerde düşük iso ve kısık diyafram kullanılır, bunlar detayları ortaya çıkartmak için gereklidir. Fakat bu esnada hızlı enstantane ayarından ziyade düşük enstantane ayarı ve kesinlikle tripot+self timer kullanmak gerekir.
 

Dört Altın Nokta

Fotoğraf çekerken öncelikle fotoğraf makinesini iki elimiz ile tutmalıyız. Ayrıca kollarımızın dirseklerimizden vücudumuza yapışık olmasını sağlamalıyız. Deklanşöre basmadan önce derin bir nefes almalıyız. Bunlar fotoğraf makinemizi titretmeden ya da titretmeyi minimum'a indirerek fotoğraf çekmemizi sağlayan temel önlemlerdir. Mümkünse bir duvar ve benzeri bir yere yaslanmak suretiyle, duvardan destek alarak da çekimlerimizi gerçekleştirebiliriz.


Özellikle portre fotoğrafları çekerken, arka planın sade olmasına özen göstermeliyiz. Böylece hem konuyu ön plana çıkartmış, hem de fotoğraf makinemizin doğru yere odaklanmasında büyük kolaylık sağlamış oluruz. Arka planda kadraj içerisine giren, ilgi odağının dağılmasını sağlayan objeler varsa ve başka bir şekilde kadrajlamamız mümkün değilse, bu sefer de net alan derinliğini kısarak (diyaframı açarak f:2,8 ya da f:4 gibi) çok daha etkileyici fotoğraflar çekebiliriz.

Bazı fotoğrafların göze çarpan ve onları çarpıcı kılan yanları vardır. Bu sebeplerden biri de fotoğraftaki güçlü kompozisyondur. Fotoğraftaki kompozisyonun basit tanımını; Kadraj içerisindeki objeleri, göze hoş şekilde seçmek ve düzenlemek şeklinde yapabiliriz. Öyleki bazı anlarda fotoğraf makinemizin küçük hareketleriyle çok değişik kompozisyonlar yakalayabiliriz.

Genel olarak çoğumuzun, fotoğraf çekerken yaptığı bir hataya değinmek istiyorum, o da konuyu kadrajın tam ortasına yerleştirmektir. Bu şekilde çekilen fotoğraflar daha az hareketli ve çok daha az dikkat çekici olurlar. Bunun önüne geçmek için, çekeceğimiz kareyi aklımızdan yatay ve dikey olarak üç eşit parçaya bölelim. Bu çizgilerin kesiştiği noktalar iyi bir kompozisyonda ilgi merkezinin yerleşeceği en doğru dört noktayı gösterir. Bu noktalara fotoğrafçılıkta dört altın nokta denir. Manzara fotoğrafları çekerken de ufuk çizgisinin bu çizgilere paralel ve kadrajın üçte birini dolduracak şekilde yerleştirmeliyiz. Ufuk çizgisinde oluşacak eğrilik kesinlike istenmeyen bir durumdur.

Noktalar insan gözünün izleme sırasına göre numaralandırılmıştır.
 

 
  Bugün 1 ziyaretçi (12 klik) kişi burdaydı! Tekno_Centrum © Copyright 2008  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol